Es-Şekûr İsm-i Şerîfinin Fazileti

Eş- Şekur
İmâm-ı Zerrûk, Mâu'l-'Ayneyn, İmâm-ı Şebrâvî ve Yûsuf-u Nebhânî (Rahimehumüllâh)ın beyanları vechile; (( Eş- Şekûr ))ism-i şerîfi, "Az da olsa şükredene nihayetsiz nimetler veren, şu dünyanın sayılı günlerinde yapılan ibadetlere karşılık, sınırsız olan âhiret nimetlerini kullarına bahşeden Zat" demektir ki bu da ancak Allâh-u Te'âlâ'ya mahsus bir vasıftır. Allâh-u Te'âlâ'ya şükretmek Kerîm olan o Zât'a hep itaat etmek ve doğru yolundan ayrılmamakla olur.

Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivayetle: "İnsanlara teşekkür etmeyen, Allâh-u Te'âlâ'ya da şükretmez." (Tirmizî, el-Birru ve's-sıla:35, no:1954, 4/339)


- Es-Şekûr İsm-i Şerîfinin Fazileti -
 Eş-Şekûr ism-i şerifinin ebced değeri: 526

 1) Her kim bu ism-i şerîfi kırk bir kere suya okuyup üfler de o sudan içerse bedeni âfiyet bulur, tembelliği gider, vücudundaki ağırlık kalkar ve kalbi ferahlar. Gözleri zayıf gören kişi bu suyla gözlerini ovuşturursa gözlerindeki zayıflık gider. Ayrıca bu sudan yiyecek içicek üzerine serpiştirilirse çok bereketler hâsul olur.

2) Bu ism-i şerîfi (( Ya Şekûr )) şeklinde zikretmeye devam eden kimsenin nimet ve refahı artar. Allâh-u Te'âlâ istediği hayır işerinde muvaffak olmasında ona yardım eder.

Kaynak: (Yûsuf ibni İbrâhîm, Kazâu'l-hâcât, sh:35; eş-Şeyh Mâu'l-Ayneyn, Fâtiku'r-ratk alâ Râtıkı'l-fetk, sh:328; İmâm-ı Zerrûk, Şerhu Esmâillâhi'l-hüsnâ, sh:64-65; Muhammed Şebrâvî, Fevâidü'l 'ızzi'l-esnâ fi şerhi esmâillâhi'l-hüsnâ, sh:45-46; Yûsuf en-Nebhânî, Sa'âdetü'd-dâreyn, sh:512; Seyyid Süleyman el-Hüseynî, Kenzü'l-havâs, 1/101)
 Kasr-ı Arifan 08/2012 Sayı:59
Devamını Oku »

Gıybet Hangi Hususlarda Yapılır? #2


Gıybet ve Dedikodu
#Din Hususunda Gıybet

Bir kimsenin dinî yaşayışında hoşa gitmeyecek bir şey söylenirse bu da gıybet olmuş olur. Yani "filan kişi içki içer, filan kişi namaza tembeldir" gibi...

Âmir b. Vâile (ra) rivayet eder: "Resûl-i Ekrem (sav) zamanında adamın biri, bir meclise uğradı ve selam vererek oradan geçti. Gittikten sonra mecliste bulunanlardan biri:

- Ben bu adama Allah (cc) için buğz ederim ve bunu sevmem, dedi. Oradakiler:

- Ayıp ettin! Niçin böyle konuştun? Yemin olsun ki, bu söylediklerini biz adama söyleyeceğiz, dediler. Ve içlerinden birini adama gönderdiler. Adam, vaziyetten müşârun'ileyh'i haberdar etti. Bunu dinleyen adam doğruca Resûl-i Ekrem'e (sav) giderek, aleyhindeki konuşmadan şikâyet etti. Resûl-i Ekrem (sav) adamı çağırttı ve:

-Böyle konuştun mu, diye sordu. Adam:

-Evet, konuştum ya Resûllallah (sav), dedi ve inkâr etmedi. Resûl-i Ekrem (sav):

-Niçin buna buğz ediyorsun, söyle bakalım, deyince, adam:

- Ben bunun hizmetçisi idim ve bütün hâllerine vâkıftım. Bu adamın farz olan namazdan başka bir namaz kıldığını görmedim, dedi. 

Öteki Adam
- Yâ Resûlallah (sav), kendisine sorun bakalım:
Kıldığım namazın abdestinde, vaktinde, rükû ve secde sinde bir eksiklik yaptım mı, dedi. Resûl-i Ekrem (sav) sordu. Adam:

- Hayır, kusur etmedi. Fakat Ramazan ayından başka da bir gün oruç tutmadı, dedi Yine öteki adam:


-Yâ Resûlullah (sav), sor bakalım: Ramazan orucundan hiçbir şeyi eksilttim mi, dedi. Resûl-i Ekrem (sav) sordu. Adam:

- Hayır, Ramazan orucunda bir kusur etmedi, dedi.

Ancak farz olan zekât borcundan başka bir kuruş vermedi, dedi. Öteki adam:

-Yâ Resûlallah (sav), sor bakalım: Zekât borcumda bir kusur ettim mi, dedi. Resûl-i Ekrem (sav) adama sordu. Adam:

- Hayır, zekât borcunda kusur etmedi, deyince, Resûl-i Ekrem (sav):

-Kalk, belki bu adam senden hayırlıdır. buyurdu."(Ahmed)

Bazı kimseler vardır ki, birilerinin dinî yaşayışlarındaki noksanlıklarını dillerine dolarlar. Bu kimseler, genellikle birilerinin dinî yaşayışlarındaki eksikliklerini söylerlerken, aslında kendilerinin dinî iyi yaşadıklarını ima etmeye çalışırlar.

Bu kimseler, örneğin bir kimsenin dalgınlıkla camiye sol ayakla girdiğini fark etseler, o kimsenin o hatasını konuşurlarken, kendilerini de bu hususlarda dikkatliymiş gibi gösterirler. Ancak şunu bilemezler ki, yaptıkları haram olan gıybet, bu kimsenin sünneti terk etmesinden daha büyük bir hatadır. O hâlde, birilerinin sevabını kaçırdığı bir amel yüzünden guybetlerini yapıp harama düşmek yerine, o kimseye kaçırdığı amelin faziletlerini güzellikle anlatmamız gerekmez mi?

Konuyu fazla uzatmadan Şeyh Sâdi'nin (ks) bir hatırasını naklederek noktalamak istiyorum: "Bir gece babamla birlikte ibadet ediyorduk. Odaöozda bir adam vardı. Gece boyu uyuyup duruyordu. Onun bu haline baktım dedim ki:

- Olur, kalksa da iki rekat namaz kılsa!

Babam dehal beni susturdu ve şöyle dedi:
-A iki gözümün nuru oğlum! Keşke sen de yatıp uyusaydın da o adamın gıybetini etmeseydin!
" (Vaazlar ve öğütler, Mustafa Necati Bursalı, Erhan Yay. İstanbul, 1996.) (syf 30-31-32)


Gıybeti Bıraktıran Kitap, Cüneyt Gezer 
Devamını Oku »

Gıybet Hangi Hususlarda Yapılır? #1

Gıybet ve Dedikodu
1- Beden Hususunda Gıybet

Bir kişide bulunan âza kusuru, tahkir maksatlı olarak söylenirse gıybet yapmış olur. Mesela "filanın gözü kör filanın boyu kısa" gibi... Şu bilinmelidir ki, insanların kendi fiziki yapılarını "şöyle güzel olsun" diye tayin etmeleri elbette mümkün değildir. Allah (cc), kullarını yaratırken elbette ki kimseye sormaz. O hâlde Allah'ın (cc) takdir edip yarattığını biz nasıl olur da ayıplayabiliriz?! Hem Allah'ın (cc) yerli yerinde yaratmadığı bir şey gösterebilir miyiz?

"Bir gün İbn Sîrîn'in (rh) yanında bir kimseden bahsedildi. İbn Sîrîn'in (rh): "Şu siyah adam mı?" Sonra da "Estağfirullah"dedi. Ardından da "Ben gıybet yapmış olmaktan korkuyorum." buyurdu." (Veki' bin el -Cerrah, Kitabü'z-Zühd, 131, Beyrut, 2010)

Yine İbn Sîrin (rh) şöyle buyurdu: "Bir kimse senin (o kimsenin aleyhinde) saçı kıvırcık demenden hoşlanmıyorsa, bu sözü onun arkasından söyleme." (Hennâd b. Serî, Ez-Zühd, 224, Beyrut, 2007) (syf 27-28)

2- Neseb Hususunda Gıybet

Bir kimsenin anası, babası, soyu ile ilgili olarak hoşa gitmeyecek şekilde konuşulursa gıybet yapılmış olur. Mesela "babası kumarbazdı, sarhoştu" gibi... Kişilerin hangi soydan ve nasıl dünyaya geleceklerinin tayini Allah'a (cc) aittir. Biz böyle olunca Allah'ın (cc) yaptığını tenkit etmiş olmuyor muyuz? Çok iyi bilelim ki, Allah (cc) hikmetten hâlî hiçbir şey yapmaz.

Hz. Aişe (ra): "Bir keresinde Safiyye'nin (ra) devesi hastalanmıştı, Zeyneb'in (ra) ise fazla devesi vardı. Resûlullah (sav), Zeyneb'e (ra), 'Safiyye'ye (ra) bir deve ver.' diye emretti. O da, 'O Yahudi kadına mı vereceğim?!' dedi. Resûlullah (sav) Zeyneb'e (ra) kızdı ve iki-üç ay yanına uğramadı. Hattâ Zeyneb (ra), 'Resûlullah'ın (sav) bir daha yanıma gelmesinden ümidi kesmiştim!' demiştir." (Ebu Davud) (syf 28)

3- Ahlak Husunda Gıybet

 Bir kimsenin huyu ile ilgili olarak hoşa gitmeyen sözler söylenirse bu da gıybet olur. Mesela "filan kişi âcizdir, filan korkaktır" gibi...

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûl-i Ekrem'in (sav) yanında oturuyorduk. Bir adam kalktı gitti. Orada bulunanlar, 'Yâ Resûlallah (sav)! Falanca ne âciz adam veya ne zayıf adam!' dediler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sav), 'Arkadaşınızı gıybet ettiniz ve etini yediniz!' buyurdu." (Ebu Ya'la) (syf 30)


"Ne Araplık, ne de Türklük kalacak, aç gözünü! 
Dinle Peygamber-i Zîşan'ın İlahî sözünü!
Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize!
Fikr-i kavmiyeti şeytan mı sokan zihninize?"


Mehmed Akif Ersoy

Gıybeti Bıraktıran Kitap, Cüneyt Gezer 
Devamını Oku »