Gıybet Hangi Hususlarda Yapılır? #2


Gıybet ve Dedikodu
#Din Hususunda Gıybet

Bir kimsenin dinî yaşayışında hoşa gitmeyecek bir şey söylenirse bu da gıybet olmuş olur. Yani "filan kişi içki içer, filan kişi namaza tembeldir" gibi...

Âmir b. Vâile (ra) rivayet eder: "Resûl-i Ekrem (sav) zamanında adamın biri, bir meclise uğradı ve selam vererek oradan geçti. Gittikten sonra mecliste bulunanlardan biri:

- Ben bu adama Allah (cc) için buğz ederim ve bunu sevmem, dedi. Oradakiler:

- Ayıp ettin! Niçin böyle konuştun? Yemin olsun ki, bu söylediklerini biz adama söyleyeceğiz, dediler. Ve içlerinden birini adama gönderdiler. Adam, vaziyetten müşârun'ileyh'i haberdar etti. Bunu dinleyen adam doğruca Resûl-i Ekrem'e (sav) giderek, aleyhindeki konuşmadan şikâyet etti. Resûl-i Ekrem (sav) adamı çağırttı ve:

-Böyle konuştun mu, diye sordu. Adam:

-Evet, konuştum ya Resûllallah (sav), dedi ve inkâr etmedi. Resûl-i Ekrem (sav):

-Niçin buna buğz ediyorsun, söyle bakalım, deyince, adam:

- Ben bunun hizmetçisi idim ve bütün hâllerine vâkıftım. Bu adamın farz olan namazdan başka bir namaz kıldığını görmedim, dedi. 

Öteki Adam
- Yâ Resûlallah (sav), kendisine sorun bakalım:
Kıldığım namazın abdestinde, vaktinde, rükû ve secde sinde bir eksiklik yaptım mı, dedi. Resûl-i Ekrem (sav) sordu. Adam:

- Hayır, kusur etmedi. Fakat Ramazan ayından başka da bir gün oruç tutmadı, dedi Yine öteki adam:


-Yâ Resûlullah (sav), sor bakalım: Ramazan orucundan hiçbir şeyi eksilttim mi, dedi. Resûl-i Ekrem (sav) sordu. Adam:

- Hayır, Ramazan orucunda bir kusur etmedi, dedi.

Ancak farz olan zekât borcundan başka bir kuruş vermedi, dedi. Öteki adam:

-Yâ Resûlallah (sav), sor bakalım: Zekât borcumda bir kusur ettim mi, dedi. Resûl-i Ekrem (sav) adama sordu. Adam:

- Hayır, zekât borcunda kusur etmedi, deyince, Resûl-i Ekrem (sav):

-Kalk, belki bu adam senden hayırlıdır. buyurdu."(Ahmed)

Bazı kimseler vardır ki, birilerinin dinî yaşayışlarındaki noksanlıklarını dillerine dolarlar. Bu kimseler, genellikle birilerinin dinî yaşayışlarındaki eksikliklerini söylerlerken, aslında kendilerinin dinî iyi yaşadıklarını ima etmeye çalışırlar.

Bu kimseler, örneğin bir kimsenin dalgınlıkla camiye sol ayakla girdiğini fark etseler, o kimsenin o hatasını konuşurlarken, kendilerini de bu hususlarda dikkatliymiş gibi gösterirler. Ancak şunu bilemezler ki, yaptıkları haram olan gıybet, bu kimsenin sünneti terk etmesinden daha büyük bir hatadır. O hâlde, birilerinin sevabını kaçırdığı bir amel yüzünden guybetlerini yapıp harama düşmek yerine, o kimseye kaçırdığı amelin faziletlerini güzellikle anlatmamız gerekmez mi?

Konuyu fazla uzatmadan Şeyh Sâdi'nin (ks) bir hatırasını naklederek noktalamak istiyorum: "Bir gece babamla birlikte ibadet ediyorduk. Odaöozda bir adam vardı. Gece boyu uyuyup duruyordu. Onun bu haline baktım dedim ki:

- Olur, kalksa da iki rekat namaz kılsa!

Babam dehal beni susturdu ve şöyle dedi:
-A iki gözümün nuru oğlum! Keşke sen de yatıp uyusaydın da o adamın gıybetini etmeseydin!
" (Vaazlar ve öğütler, Mustafa Necati Bursalı, Erhan Yay. İstanbul, 1996.) (syf 30-31-32)


Gıybeti Bıraktıran Kitap, Cüneyt Gezer 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder